Dijitalleşme Sürecinde Sağlık Sosyolojisi: Sağlık Davranışlarının ve Eşitsizliklerin Yeniden Biçimlenişi
Şu kitabın bölümü:
İnce,
M.
&
Gürsoy,
İ.
(eds.)
2025.
Sosyal Bilimlerde Dijital Dönüşüme Yönelik Multidisipliner ve Yenilikçi Yaklaşımlar.
Özet
Dijitalleşme; çağdaş toplumlarda sağlık alanını yalnızca teknolojik düzeyde değil, aynı zamanda sosyokültürel, ekonomik ve etik düzeylerde dönüştürmektedir. Türkiye’de e-Nabız, Merkezi Hekim Randevu Sistemi (MHRS), teletıp uygulamaları ve dijital hastane altyapıları gibi dijital sağlık araçları, sağlık hizmetine erişimden randevu yönetimine, tetkik sonuçlarının izlenmesinden kronik hastalık takibine kadar pek çok süreci dijital ortama taşımıştır. Bu dönüşüm, bireyi yalnızca sağlık hizmeti alan bir hasta olmaktan çıkarıp sürekli veri üreten, kendi sağlık göstergelerini izleyen ve karar süreçlerine dâhil edilen bir “dijital sağlık öznesi” hâline getirmektedir. Ancak bu yeni konum, her birey için aynı koşullarda erişilebilir değildir. Çalışmanın temel amacı, dijitalleşmenin sağlık sosyolojisi açısından nasıl yeni eşitsizlik biçimleri ürettiğini tartışmak ve bu eşitsizlikleri erişim, kullanım, mahremiyet ve katılım boyutları üzerinden incelemektir. Bulgular, dijital uçurumun yalnızca teknik altyapı farklarından ibaret olmadığını; yaş, gelir düzeyi, toplumsal cinsiyet, eğitim geçmişi, mekânsal konum ve dijital beceri gibi toplumsal belirleyicilerle iç içe işlediğini ortaya koymaktadır. Özellikle yaşlı bireylerde, dijital sağlık uygulamalarına yönelik farkındalığın yüksek olmasına rağmen aktif kullanımın sınırlı olduğu, çoğu işlemin başkalarının yardımıyla yürütüldüğü, bilgiye erişim ile bilgiyi uygulama arasındaki boşluğun sağlık sonuçlarını etkilediği görülmektedir. Bununla birlikte, dijital sağlık ortamı yalnızca erişim açısından değil, etik açıdan da tartışmalıdır. Kişisel sağlık verilerinin sürekli dolaşımda olması; mahremiyet, gözetim ve kurumsal güven sorunlarını beraberinde getirmektedir. Bireyler daha hızlı hizmet, daha kişiselleştirilmiş takip ve daha kolay erişim vaadi karşılığında veri paylaşımına teşvik edilmekte; bu da sağlık alanında gönüllü rıza ile kurumsal denetim arasındaki sınırları bulanıklaştırmaktadır. Çalışma, dijitalleşmenin bir yandan sağlık hizmetine erişimi hızlandıran, bireyin kendi sağlığı üzerindeki denetimini artıran ve kurumsal süreçleri şeffaflaştıran bir potansiyel taşıdığını; diğer yandan ise yeni bir “dijital sağlık vatandaşlığı eşiği” oluşturarak özellikle kırılgan gruplar açısından dışlanma, bağımlılık ve güvensizlik üretebildiğini ileri sürmektedir. Sonuç olarak dijital sağlık teknolojileri, fırsat eşitliği yaratma gücüne sahip olmakla birlikte, mevcut toplumsal eşitsizlikleri yeniden biçimlendirme riskini de taşımaktadır. Bu nedenle dijital sağlık politikalarının yalnızca teknolojik altyapıyı geliştirmeye değil, e-sağlık okuryazarlığını güçlendirmeye, veri güvenliği ve etik denetimi kurumsallaştırmaya ve kırılgan grupların sisteme etkin katılımını desteklemeye odaklanması gerekmektedir.
