Hasta güvenliği, doğuma özgü bakımda temel bir önceliktir. Son yıllarda geliştirilen teknolojiler, klinik uygulamaları tamamlayarak anne ve yenidoğan güvenliğini artırmada belirleyici bir rol üstlenmektedir. Bu bölümde; giyilebilir sensörler, sensör-tabanlı yenidoğan izlem sistemleri, yapay zekâ (YZ) destekli karar araçları ve mobil/tele-sağlık çözümlerinin doğum süreçlerine entegrasyonu ele alınmıştır. Giyilebilir teknolojiler, kalp atım hızı, kan basıncı ve oksijen satürasyonu gibi yaşamsal bulgularını gerçek zamanlı izleyerek komplikasyonların erken fark edilmesini sağlar. Yenidoğanlarda sıcaklık, solunum ve kalp atım hızı sensörleri; hipotermi, apne ve aritmi gibi kritik durumlara yönelik erken uyarılar üreterek hızlı ve hedefe yönelik müdahaleleri mümkün kılar. YZ tabanlı modeller; doğum başlangıcı ve süresinin öngörülmesi, doğum şeklinin tahmini, distosi riskinin değerlendirilmesi, Nonstres Testin (NST) yorumunun standartlaştırılması ve epizyotomi kararlarının bireyselleştirilmesi gibi alanlarda klinik kararı destekler. Mobil ve tele-sağlık uygulamaları ise veri paylaşımını hızlandırır ve kaynakların sınırlı olduğu ortamlarda bakımın sürekliliğini güçlendirir. Bulgular, bu teknolojilerin aralıklı izlemden sürekli ve proaktif izleme geçişi kolaylaştırdığını; risklerin erken tanılanması ile standardizasyonu geliştirdiğini ve gecikmeleri azalttığını göstermektedir. Sonuç olarak, klinik uygulamaların dijital inovasyon ile birlikte kullanımı, doğumda hasta güvenliği için güçlü bir bakım çerçevesi oluşturur ve anne-yenidoğan sağlık sonuçlarını iyileştirir.