Geleneksel tanımların çözüldüğü, gerçekliğin dijital temsillere evrildiği bir çağda yaşıyoruz. Artık birey sadece verilerle tanımlanan bir algoritmik varlık; arzularımız ise kendi keşiflerimizden ziyade birer sistem çıktısı... Bağlantılarımız, yankı odalarına sıkışmış kimliklerden ibaret. Bu kitap, dijital teknolojilerin insanlık hâli üzerindeki etkilerini incelerken, teknolojik gelişmeleri büyüleyiciliklerinin ötesinde derinlemesine sorgulanması gereken sosyopolitik dönüşümler olarak yorumluyor. Yapay zekâdan blok zincire, metaverse'den gözetim kapitalizmine uzanan çok katmanlı bu analiz, bireyin, toplumun ve devletlerin dönüşümünü felsefi, ekonomik ve toplumsal boyutlarda irdeliyor. Teknolojinin ontolojik, etik ve toplumsal etkilerine dair düşünsel bir yolculuk sunarken, cevap vermekten çok cesur sorular sormayı hedefliyor: Kendi yarattığı hızın içinde insan, ne kadar “insan” kalabilir? Dijital devrimin vaatleriyle yüzleşirken, neyi kazanıyor, neyi yitiriyoruz?