Tüketici Perspektifinden Sürdürülebilir Tüketim
Şu kitabın bölümü:
Ünal Adıgüzel,
D.
(ed.)
2025.
Güncel Pazarlama Yaklaşımları.
Özet
Dünyada tüketim alışkanlıklarının değişmesi ve hızlı tüketimin yaygınlaşmasıyla birlikte doğal kaynaklarla ilgili yaşanan sorunlar artış göstermiştir. Çevre kirliliği, iklim krizleri, doğal kaynakların tükenmesi gibi sorunlar pazarlama literatürüne sürdürülebilirlik, sürdürülebilir tüketim ya da yeşil tüketim gibi kavramların girmesini sağlamıştır. Çevreyi korumanın gerekliliğini fark eden işletmeler ve tüketiciler bu kavramları üretim ve tüketim süreçlerinde önemsemeye başlamışlardır.
Sürdürülebilir tüketim, çevresel etkileri az olan tüketim davranışıdır. Tüketicilerin satın alma karar süreçlerinde çevre koruma bilinciyle hareket etmesiyle gerçekleşmektedir. Sürdürülebilir tüketimle çevreye verilen olumsuz etkiler azaltılmaktadır. Bu çalışmada, öncelikle sürdürülebilirlik ve sürdürülebilir tüketim kavramları açıklanarak çevreyi korumak ve gelecek nesillere yaşanılabilir bir çevre bırakmak için devlet, işletme ve topluma düşen görevlerin neler olduğuna değinilmiştir. Bu bağlamda ulusal literatürde yer alan, Türkiye’deki tüketicilerin sürdürülebilir tüketime yönelik eğilimleri ve satın alma davranışları incelenmiştir. Sürdürülebilir tüketimin tüketiciler tarafından bilindiği fakat sürdürülebilirliği satın alma davranışlarında dikkate almayan tüketicilerin çoğunlukta olduğu belirlenmiştir. Sürdürülebilir tüketimi destekleyen tüketicilerin psikolojik nedenlerle ihtiyaç dışı anlık satın alma davranışlarının gerçekleştiği görülmüştür. Evli, çocuk sahibi, eğitim durumu ve geliri yüksek, ileri yaştaki kişilerin sürdürülebilir tüketimi daha çok tercih ettiği belirlenmiştir. Sürdürülebilir tüketimin yaygınlaşması için çevre bilincinin artırılmasına yönelik eğitimlerin verilmesi gerektiği, tutundurma çalışmalarının artırılması gerekliliği vurgulanmıştır. Sürdürülebilir tüketimin yaygınlaşmasıyla ekonomik ve ekolojik faydanın artabileceği, sürdürülebilirliği tüm paydaşların desteklemesi gerektiği belirtilmiştir. Bu doğrultuda araştırmacılara çeşitli önerilerde bulunulmuştur.
