Dünya genelinde çevre kirliliği, küresel ısınma, kaynak yetersizliği ve kaynakların etkin kullanılamaması, sürdürülebilir kalkınma önündeki en önemli engeller arasında yer almaktadır. Sanayileşme, hızlı kentleşme ve artan enerji talebi, atmosferde sera gazı emisyonlarını artırarak küresel ısınmayı hızlandırmakta ve iklim krizini derinleştirmektedir. Bunun yanı sıra su, enerji ve hammadde gibi temel kaynakların sınırlı olması, mevcut tüketim kalıplarıyla birleştiğinde kaynak yetersizliği sorununu büyütmektedir. Geçmişte ekosistemlerin korunması ve çevresel sürdürülebilirliğin sağlanması amacıyla birçok uluslararası anlaşma imzalanmıştır. Bu anlaşmaların temel amacı, çevresel bozulmayı önlemek, doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımını teşvik etmek ve iklim değişikliğiyle küresel ölçekte mücadele etmektir. Küresel ölçekte çevresel sorunların derinleşmesinde işletmelerin faaliyetleri belirleyici bir rol oynamaktadır. Özellikle sanayi devrimi sonrası hızla artan üretim ve tüketim odaklı ekonomik faaliyetler, doğal kaynakların aşırı kullanımı, sera gazı emisyonlarının artışı ve ekosistemlerin bozulmasına yol açmıştır. Firmalar; enerji kullanımı, atık üretimi, fosil yakıt tüketimi ve tedarik zinciri süreçleriyle doğrudan veya dolaylı olarak çevre kirliliğine katkıda bulunmaktadır. Bu bağlamda, işletme faaliyetlerinin sürdürülebilirlik ilkeleri doğrultusunda yapılandırılması, çevresel etkilerin minimize edilmesinde kritik bir gereklilik olarak ortaya çıkmaktadır. Sürdürülebilir finansman, işletmelerde finansal kararlar alınırken sadece ekonomik kazançları değil, aynı zamanda çevresel, sosyal ve yönetişimsel (ESG) faktörleri de dikkate alan bir yaklaşımdır. Finansal sürdürülebilirlik stratejisine sahip olmak, şirketler açısından uzun vadeli başarı ve rekabet gücü için kritik öneme sahiptir. Bu stratejiler, firmaların yalnızca ekonomik kârlılığını değil, aynı zamanda çevresel ve sosyal performansını da iyileştirmeyi hedefler. Bu bağlamda çalışmanın sonucunda, işletmeler çevre kirliliğini önlemeye yönelik uluslararası anlaşmaları (örneğin Kyoto Protokolü, Paris İklim Anlaşması) desteklemek amacıyla finansal sürdürülebilirlik stratejilerini çevresel hedeflerle uyumlu hale getirmesi gerekmektedir.