Bu çalışma, dijitalleşmenin hızla ilerlediği günümüzde yapay zekânın pazarlama anlayışında yarattığı köklü dönüşümü kapsamlı biçimde ele almaktadır. Yapay zekânın yalnızca bir teknoloji değil, markalar için stratejik bir karar alma aracı haline geldiği; özellikle sosyal medya pazarlamasında kişiselleştirme, veri analitiği ve hedefleme süreçleriyle tüketiciyle kurulan ilişkiyi yeniden tanımladığı vurgulanmaktadır. Tüketicilerin algıladığı değerin, güvenin ve sadakatin bu dönüşümle birlikte yeniden şekillendiği; kişiselleştirilmiş deneyimlerin memnuniyeti artırırken, etik ve şeffaflık eksikliğinin güven sorunlarına yol açtığı belirtilmektedir. Yapay zekâ destekli içeriklerin ve sanal influencer’ların yükselişiyle birlikte sosyal etkileşim biçimlerinin de değiştiği; markaların artık sadece ürün ya da hizmet sunan değil, aynı zamanda deneyim tasarlayan ve duygusal bağ kuran aktörler haline geldiği ifade edilmektedir. Bununla birlikte çalışma, yapay zekânın pazarlamada sürdürülebilir bir başarı sağlayabilmesi için teknolojik yeniliklerin etik ilkeler, veri gizliliği ve şeffaflıkla dengelenmesi gerektiğini savunmaktadır. Sonuç olarak yapay zekâ, pazarlamayı yalnızca otomatikleştiren bir araç olmaktan çıkararak tüketiciyle markayı duygusal, bilişsel ve etik bir zeminde yeniden buluşturan, güveni merkeze alan dönüştürücü bir paradigma olarak konumlandırılmaktadır.