Sağlık kurumları; biyolojik, kimyasal, fiziksel, ergonomik ve psikososyal tehlikelerin birlikte görüldüğü yüksek riskli çalışma ortamlarıdır. Bu nedenle iş sağlığı ve güvenliği (İSG) yönetim sistemlerinin uygulanması yalnızca yasal bir zorunluluk değil, aynı zamanda çalışan güvenliği, hasta güvenliği ve hizmet kalitesi açısından stratejik bir gereksinimdir. ISO 45001 standardı, risk temelli düşünme yaklaşımı, Planla–Uygula–Kontrol Et–Önlem Al (PUKÖ) döngüsü ve yüksek seviye yapı (High Level Structure – HLS) çerçevesiyle İSG yönetimine uluslararası bir standart getirmektedir. Bu yapı; ISO 9001 (kalite) ve ISO 14001 (çevre) yönetim sistemleriyle uyumlu olduğundan sağlık kurumlarında entegrasyon olanaklarını güçlendirmektedir.

Bölümde, ISO 45001’in temel ilkeleri, ILO-OSH 2001 ile arasındaki farklar ve sağlık sektöründeki risk profili detaylı biçimde ele alınmaktadır. Sağlık kurumlarında yönetim sistemlerinin entegrasyonu; kaynak kullanımının iyileştirilmesi, süreç tekrarlarının azaltılması, risk yönetiminin güçlendirilmesi ve kurumsal performansın artırılması gibi çok boyutlu faydalar sağlamaktadır. Ancak çalışanların değişime direnci, sektöre özgü risklerin yetersiz uyarlanması, farklı terminoloji ve dokümantasyon yapıları süreci zorlaştırabilmektedir.

Çalışma ayrıca hasta güvenliği kültürü ile çalışan güvenliği kültürü arasındaki güçlü ilişkiyi vurgulamakta; yönetim desteği, liderlik, çalışan katılımı ve sistematik performans izleme gibi faktörlerin entegrasyon başarısı açısından kritik olduğu belirtilmektedir. Dijitalleşme, yapay zekâ ve veri analitiği gibi yeni teknolojilerin İSG süreçlerini dönüştürme potansiyeli ise geleceğe yönelik önemli bir fırsat alanı olarak sunulmaktadır. Sonuç olarak, sağlık kurumlarında entegre yönetim sistemleri; sürdürülebilirlik, çalışan refahı ve hasta güvenliğini aynı çatı altında güçlendiren bütünsel bir yönetim yaklaşımına işaret etmektedir.