Dijital Pazarlamada Etik, Sürdürülebilirlik ve Çevresel Sorumluluk: Kurumsal Sorumluluğun Yeni Yüzü
Şu kitabın bölümü:
Yaman,
F.
S.
(ed.)
2025.
Dijital Çağda Pazarlama: Etik, Etkileşim ve Yapay Zekâ Arasında Yeni Denge.
Özet
Dijital teknolojilerin gelişimiyle birlikte pazarlama anlayışı, veri odaklı, kişisel ve algoritmik stratejilerle yeniden şekillenmeye başlamıştır. Bu değişim, hem etik değerler hem de çevresel sürdürülebilirliğe dair yeni sorunlar ve sorumluluklar doğurmuştur. Veri merkezli karar verme süreçlerinin merkezinde yer alan dijital pazarlama, tüketici davranışlarının anlaşılmasında yüksek doğruluk oranı sağlarken, bu durum mahremiyet, güvenlik ve manipülasyon risklerinin artmasına da sebep olmaktadır (Zuboff, 2019; Boerman vd., 2017). Dijital platformlarda sıkça rastlanan manipülatif tasarım örnekleri, bilgilendirilmiş onayın zayıflamasına yol açmakta ve kullanıcı rızasının açık ve şeffaf bir şekilde alınmasının önüne geçmektedir. (BEUC, 2022). Bu durum, etik ilkelere dayalı bir veri yönetimi anlayışının zorunlu hale geldiğini göstermektedir (Cavoukian, 2011).
Dijital pazarlama süreçlerinin sürdürülebilir olması, hem çevresel etki hem de sosyal sorumluluk açısından önemlidir. Büyük veri analizi, yapay zekâ, Nesnelerin İnterneti ve blokzincir teknolojileri, kaynak yönetiminin iyileştirilmesi, enerji verimliliğinin artırılması ve üretim süreçlerindeki şeffaflığın sağlanması açısından önemli fırsatlar sunmaktadır (Pagoropoulos vd., 2017; Kouhizadeh vd., 2021). Bununla birlikte, veri merkezlerinin enerji tüketimi ve dijital reklamcılığın karbon ayak izleri, çevresel sürdürülebilirlik konusunda ciddi engeller oluşturmaktadır. Bir dijital kampanyanın ortalama olarak 70 ton CO₂ salınımına yol açabildiği belirtilmektedir. Bunun sonucu olarak, pazarlama stratejilerinde karbon nötrlüğünün önemi gündeme gelmiştir (Arthur, 2023; CEPSA, 2023).
Yapay zekâ tabanlı reklam uygulamaları, sürdürülebilirlik açısından hem fırsatlar sunmakta hem de tehditler içermektedir. “Sürdürülebilir Yapay Zekâ” terimi, teknolojinin çevresel etkilerini azaltma amacını ifade ederken, “Sürdürülebilirlik için Yapay Zekâ” bu teknolojinin çevresel problemleri çözme potansiyeline odaklanan bir yaklaşımdır (Rohde vd., 2021).
Sürdürülebilirliğe önem veren markalaşma yaklaşımı, çevresel ve etik değerlerin tüketici davranışları üzerindeki etkisini artırmıştır. Yeşil pazarlama uygulamalarının, tüketici güvenini, marka imajını ve satın alma isteğini etkilediği birçok çalışma sonucunda ortaya konmuştur (Neha ve Kumar, 2024; Rastogi vd., 2024). Bu konuda adımlar atmaya başlayan H&M, Louis Vuitton gibi markaların karbon nötr hedefleri, geri dönüşüm politikaları ve döngüsel ekonomi uygulamaları, dijital dönemde sürdürülebilir pazarlamanın somut örnekleri olarak gösterilmektedir (Javed, 2022).
Dijital pazarlama alanındaki etik ve sürdürülebilirlik dönüşümü, ekonomik başarı kadar toplumsal güven, çevresel sorumluluk ve etik geçerliliğin de işletme başarısında etkili olduğunu ortaya koymaktadır. Pazarlamanın geleceği, veri gizliliği, şeffaflık, yeşil teknolojilerin kullanımı ve hesap verme ilkelerine uygun bir dijital etik anlayışına bağlıdır. İnsanların verilerine saygı duyan, kararlarını açıkça paylaşan, çevreye zarar vermeyen teknolojileri tercih eden ve topluma karşı sorumluluğunu unutmayan bir dijital etik anlayışını benimseyen işletmelerin, gelecekte sürdürülebilir bir rekabet avantajı elde edeceği açıktır.
