İşitme Kayıplarının Sınıflandırılması
Şu kitabın bölümü:
Kandazoğlu Erdem,
M.
&
Erdal,
S.
&
Karabudak,
B.
(eds.)
2025.
İşitme Tarama Programlarına Multidisipliner Yaklaşım.
Özet
İşitme kaybının derecesine ilişkin sınıflama sistemleri, odyolojik eşiklerin standart bir terminolojiyle ifade edilmesini sağlayarak tanısal tutarlılık sunmaktadır. Frekans dağılımına göre tanımlanan konfigürasyon paternleri ise işitme kaybının altında yatan olası etiyolojik mekanizmalar hakkında önemli ipuçları vermektedir. Başlangıç zamanı (konjenital, erken çocukluk, edinilmiş) ve seyir özellikleri (ani, ilerleyici, dalgalı) bireyin izlem sıklığının, aciliyet düzeyinin ve müdahale gereksiniminin belirlenmesinde kritik rol oynamaktadır. Ayrıca işitsel nöropati spektrum bozukluğu, fonksiyonel işitme kaybı ve santral işitsel işlemleme bozukluğu gibi özel klinik kategoriler, geleneksel sınıflama sistemlerinin ötesinde farklı tanısal değerlendirmeler gerektirmektedir.
Bu çok boyutlu sınıflandırma yaklaşımları, işitme tarama programlarının doğruluğunu ve etkinliğini artırmak açısından önemli bir gereklilik oluşturmaktadır. Multidisipliner bir ekip çalışması gerektiren işitme değerlendirme süreçlerinde sınıflandırma sistemleri ortak bir iletişim dili oluşturarak değerlendirme ve karar verme süreçlerini kolaylaştırmaktadır. Farklı profesyoneller arasında bilgi paylaşımının daha tutarlı bir şekilde yürütülebilmesi; doğru tarama ve tanı süreçlerinin planlaması ve uzun dönemli izlem açısından büyük önem taşımaktadır. Bu yönüyle sınıflama sistemleri, işitme kaybının tanısal doğruluğunu artıran, tarama uygulamalarının etkililiğini destekleyen ve bütüncül bir multidisipliner yaklaşımın temelini oluşturan merkezî bir yapı taşını temsil etmektedir.
Bu bölümde işitme kayıpları, işitsel sistemin karmaşık yapısını ve klinik çeşitliliğini yansıtan çok boyutlu bir sınıflandırma yaklaşımıyla ele alınmıştır. İşitme kaybının anatomik ve fizyolojik temellerine dayalı olarak iletim tipi, sensörinöral ve mikst kategorilere ayrılması; dış kulak, timpanik membran, orta kulak, iç kulak ve nöral yapılardaki patofizyolojik süreçlerin anlaşılmasına olanak sağlamaktadır. Buna ek olarak konjenital, perinatal, çocukluk ve ergenlik dönemi gibi gelişimsel aşamalara göre yapılan etiyolojik sınıflamalar, risk faktörlerinin daha doğru belirlenmesine ve yaşa özgü izlem gereksinimlerinin tanımlanmasına yardımcı olmaktadır.
