İşitme tarama ve tanı sistemleri, geçmişte analog sınırlılıkları bulunan, düşük işlem gücüyle çalışan ve büyük ölçüde klinik ortamlara bağımlı biyomedikal cihaz teknolojileri üzerine kuruluyken, günümüzde sensör teknolojilerindeki ilerlemeler, gömülü sistem tasarımları, yüksek çözünürlüklü dijital işleme altyapıları ve yapay zekâ temelli analiz yöntemleri sayesinde köklü bir dönüşüm geçirmiştir. Yeni nesil otoakustik emisyon temelli cihazlar, işitsel beyin sapı cevabı ölçüm sistemleri ve geniş bant akustik immitans analiz birimleri, mikro-elektro-mekanik sistem (MEMS) tabanlı mikrofonlar, çok fonksiyonlu prob tasarımları, düşük gürültülü ön yükselteç devreleri ve uyarlanabilir dijital filtreleme yöntemleriyle daha hızlı, daha doğru ve daha taşınabilir hâle gelmiştir. Uzaktan odyoloji uygulamaları, bulut tabanlı veri yönetimi altyapıları ve nesnelerin interneti temelli bağlantı sistemleri sayesinde işitme taramaları artık mekâna bağlı olmaktan çıkmıştır. Böylelikle sürekli izlenebilir, veri odaklı ve uzaktan kontrol edilebilir bir yapıya dönüşmüştür. Yapay zekâ ile güçlendirilmiş geçti/kaldı değerlendirme modelleri ve sinyal-gürültü oranı kestirim yöntemleri, ölçüm ve yorumlama süreçlerini standardize etmektedir, sınıf içi iletişimi destekleyen frekans modülasyonlu iletim sistemleri ve Roger tabanlı işitsel destek teknolojileri ise tarama sonrasında uygulanan rehabilitasyonun etkisini belirgin biçimde artırmaktadır. Bu bütünleşik yaklaşım, işitme sağlığını yalnızca ölçüm odaklı bir uygulama olmaktan çıkarıp akıllı, bağlantılı ve sürdürülebilir bir işitsel sağlık ekosistemine dönüştürmektedir.