Nanoteknoloji, gıda biliminde fonksiyonel bileşenlerin stabilitesini koruma, biyoyararlanımını artırma ve hedefe yönelik kontrollü salımını sağlama gibi yenilikçi çözümler sunarak gıda endüstrisinde önemli bir dönüşüm yaratmaktadır. Bu kitap bölümü, nanoemülsiyonlar, lipozomlar ve biyopolimer bazlı nanotaşıyıcı sistemlerin fonksiyonel gıdalara entegrasyonunu ve metal oksit nanopartiküllerin antimikrobiyal ambalajlama teknolojilerindeki rolünü kapsamlı bir şekilde incelemektedir. Çalışmada, nanoteknolojinin sunduğu bu fırsatların yanı sıra, nanopartiküllerin potansiyel toksikolojik etkileri, yasal düzenlemelerdeki küresel farklılıklar ve tüketici kabulü gibi kritik zorluklar ele alınmaktadır. Ayrıca, nanomalzemelerin gıdalardaki varlığını tespit etmek için kullanılan elektron mikroskopisi ve dinamik ışık saçılımı gibi ileri analiz teknikleri ile risk değerlendirme prosedürleri tartışılmaktadır. Sonuç olarak, nanoteknolojinin gelecekteki başarısının, yeşil nanoteknoloji yaklaşımları, sürdürülebilir üretim modelleri ve şeffaf yasal çerçevelerin geliştirilmesine bağlı olduğu vurgulanmaktadır.