Göç Kıskacında Çocuk: Çocuk Ticareti, Çocuk Göçü ve Çocuk Hakları
Şu kitabın bölümü:
Arslan,
E.
&
Deniş,
H.
E.
&
Çiçek,
A.
(eds.)
2025.
Göç Yönetimi: Eşikteki İnsanlık, Ulusötesi Krizler ve Çözümler.
Özet
Bu çalışma, küreselleşmenin etkisiyle artan sınır ötesi göç ve suç süreçleri bağlamında çocuk ticareti, çocuk göçü ve çocuk haklarını ele almaktadır. İnsan ticareti, uluslararası hukukun merkezine yerleştirilen ciddi bir insan hakkı ihlali olarak tanımlanmakta ve özellikle 18 yaş altındaki çocuklar için rıza kavramı geçersiz sayılarak “çocuk ticareti” hukuki olarak net bir biçimde belirlenmiştir. Makale, çocuk göçü ile ticaret arasındaki karmaşık ilişkinin altını çizerken, çocukların göç yolculuklarındaki kırılganlıklarının onları istismara karşı savunmasız hale getirdiğini vurgular. Çocuk ticareti, cinsel sömürü, zorla çalıştırma, evlilik, yasadışı evlat edinme, organ ticareti ve dilencilik gibi çeşitli biçimlerde ortaya çıkmakta; çocukların yaş, cinsiyet, engellilik, ekonomik ve sosyal koşulları gibi faktörler, mağduriyet riskini belirlemektedir. Özellikle ergenlik dönemindeki kız çocukları, toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve yoksulluk nedeniyle en savunmasız grubu oluşturmaktadır. Eğitim eksikliği, bakım veren yokluğu, yasal kimliksizliğin yaygınlığı ve silahlı çatışmalar gibi risk faktörleri çocukları ticarete karşı daha savunmasız kılmaktadır. Çocuk ticareti mağdurlarının fiziksel, psikolojik ve sosyososyal gelişimleri ciddi biçimde zarar görmekte; travma, sağlık sorunları, eğitimden kopma, toplumsal dışlanma ve uzun vadeli ekonomik dezavantajlar gibi çok boyutlu etkiler doğurmaktadır. Bu bağlamda, devletler ve uluslararası kurumlar, çocuk ticareti mağdurlarına yönelik koruma ve destek mekanizmalarını güçlendirmekle yükümlüdür. Palermo Protokolü ve UNHCR rehberleri, çocukların barınma, eğitim, psikososyal destek ve hukuki haklara erişimini güvence altına almayı öngörmektedir. Bu çalışma, çocuk ticareti olgusunun salt bireysel bir suç değil, göç rejimleri, toplumsal yapılar ve çocuk hakları sistemleri ile iç içe geçmiş çok boyutlu bir insan hakları sorunu olduğunu ortaya koymaktadır.
