Özel Gereksinimi Olan Çocuklarda İşitme Taramaları ve Odyolojik Değerlendirme Teknolojileri
Şu kitabın bölümü:
Karakurt,
P.
&
Fırat,
M.
(eds.)
2025.
Sağlık Alanında Güncel Yaklaşımlar.
Özet
Özel gereksinimi olan çocuklar; gelişimsel gecikmeler, nörolojik bozukluklar, sendromik tablolar, duyusal yetersizlikler ve karmaşık tıbbi öykülerle karakterize edilen heterojen bir popülasyonu oluşturmaktadır. Bu grupta işitme kaybı, yalnızca duyusal bir yetersizlik olarak değil; dil, iletişim, bilişsel gelişim, öğrenme süreçleri ve sosyal katılım üzerinde belirleyici etkileri olan temel bir nörogelişimsel risk faktörü olarak ele alınmalıdır. Literatür, özel gereksinimli çocuklarda işitme kaybı prevalansının normal gelişim gösteren akranlarına kıyasla anlamlı düzeyde daha yüksek olduğunu ve işitsel sorunların sıklıkla birincil yetersizliklere atfedilmesi nedeniyle geç tanılandığını ya da gözden kaçabildiğini göstermektedir.
Bu bölümde, özel gereksinimi olan çocuklarda işitme taramalarının önemi, mevcut tarama yaklaşımlarının sınırlılıkları ve bu popülasyona özgü değerlendirme gereksinimleri bütüncül bir bakış açısıyla ele alınmaktadır. Standart tarama protokollerinin özel gereksinimli çocukların bireysel ve gelişimsel farklılıklarını karşılamada yetersiz kaldığı vurgulanmakta; davranışsal değerlendirme yöntemlerinin uygulanabilirliği, objektif ölçüm tekniklerinin katkısı ve çok boyutlu değerlendirme modellerinin gerekliliği tartışılmaktadır. Bu kapsamda saf ses odyometrisi, akustik immitansmetri, otoakustik emisyonlar ve işitsel beyin sapı yanıtları gibi odyolojik değerlendirme teknolojileri; uygulama özellikleri, avantajları ve sınırlılıklarıyla birlikte sunulmaktadır.
Sonuç olarak, özel gereksinimli çocuklarda işitme taramalarının; yaşa, gelişimsel profile ve risk faktörlerine duyarlı, objektif ve subjektif yöntemleri bir arada içeren, düzenli izlemle desteklenen bütüncül yaklaşımlar çerçevesinde planlanması gerektiği vurgulanmaktadır. Erken tanı ve erken müdahale hizmetlerinin güçlendirilmesi, yalnızca bireysel gelişim çıktılarının iyileştirilmesine değil; aynı zamanda fırsat eşitliğinin sağlanmasına, sosyal katılımın artırılmasına ve uzun vadeli halk sağlığı kazanımlarına katkı sunmaktadır.
