Afroavrasya, Afrika ve Avrasya'yı tek bir kıta olarak tanımlayan terimdir.  Jeopolitikada, Afrika-Avrasya'nın anakarası olarak tanımlanan terim, aslında eski dünya olarak adlandırdığımız kıtadır. Afroavrasya’nın Coğrafî yapısına baktığımızda, Afrika ve Avrasya, Süveyş Kanalı  ile bölünmüş ve Avrasya, bu bölünme sonucunda  Avrupa ve Asya olmak üzere iki kola ayrılmıştır. Bu ayrılma jeolojik bölünmeden ziyadesiyle kültürel bölünme ile olmuştur ayrıca Afroavrasya ülkeleri arasında gelişen diplomatik ilişkiler nihayetinde ekonomik, sosyal, siyasal etkileşime de sebebiyet vermiştir.

Avrupa, afrika ve avrasya ülkelerini, halklarını tarih sahnesinde yer alan önemsiz bir dekor ya da figürasyon olarak görmüştür. Avrupa da yetişmiş önemli düşünürler, bilim insanları kendisinden önce yaşayanlar gibi, insanlığın varoluş serüvenini keşfetmek istiyorlardı. Fakat bu istekte sadece Avrupa medeniyetleri yer almıştır ne Afrika ne Uzak doğu yer almamıştır. Avrupa merkezli ve tüm ulusların insanlığın Avrupa’nın yükselişine katkı sağlayıcı olarak yorumlamışlardır. Hegel, Afrika kıtası hakkında şu sözleri dile getirmiştir: “…Afrika dünyanın tarihsel bir parçası değil, olamazda… Afrika dünya tarihi içerisinde olsa olsa başlangıcında yer alacak önemsiz bir konumdadır...”  Çünkü Hegel’e göre Tarih,  tinin içinde gerçekleştiği süreçtir ve tinle aynı şeydir. Zira tinin faaliyetleri özünü yansıtır,çünkü kendisinin içinde olan şeyi yapar düşüncesini savunmuştur bu savunusuna göre afrika ve avrasya halklarının tinin de medeniyet kavramı yer almamaktadır.

Avrupa’ya baktığımızda sınırları hakkında net olmayan, çeşitli görüşlerin yer aldığı bir çizgi ile doğuda Ural Dağları'ndan başlayarak, batıda Atlas Okyanusu'na kadar uzanmaktadır. Zira coğrafi olarak Asya’nın bir uzantısı olduğu çok net bir şekilde görülmektedir. Asya’nın, batıya doğru uzanan küçük, küçücük bir bölgesinin adıdır Avrupa. Dünya haritasına baktığımızda dahi göze çarpan biçimi yoktur öyle ki dünya haritasında Avrupa’yı çizmeyi unutsanız dikkat edilmez oysa Afrika ya da Avrasya ‘yı çizmeseniz farkedilir. Nitekim coğrafyadan bağımsız olarak, fen ve sosyal bilimlerde geçmişten not almaya çalışan, Avrupa olmadan adım atamaz. Oysa unutulmamalıdır ki, bugünkü medeniyete ait paha biçilemez olan unsurların tamamı, Avrupa’da doğmamıştır  sadece Avrupa’da yükselme fırsatı yakalamıştır.

Afro-Avrasya Araştırmaları içerisinde yer alan Afro-Avrasya Araştırmaları Üzerine Seçme Yazılar  isimli kitap çalışmamızda yayınlanma aşamasında, bizden emek ve desteklerini esirgemeyen Sayın Doç. Dr. Fatih Bugan, Doç. Dr. Hakan Arıdemir beyefendilere ve Sayın yazarlarımıza ayrıca Özgür Yayınlarına  teşekkürlerimi sunarım.

Doç.Dr. Yunus Emre Tansü