Girişimcilik, ekonomik büyüme, yenilikçilik ve toplumsal kalkınmanın temel unsurlarından biridir. Kadın girişimciliği, son yıllarda hem akademik literatürde hem de politika yapıcıların gündeminde giderek artan bir önem kazanmıştır. Kadın girişimciler, istihdam yaratma, yoksulluğun azaltılması ve toplumsal cinsiyet eşitliğine katkı sağlama potansiyelleriyle öne çıkmaktadır. Ancak toplumsal cinsiyet rolleri, finansmana erişimdeki zorluklar, eğitim ve mentörlük eksikliği ile iş-aile dengesi sorunları, kadınların girişimcilik faaliyetlerini sınırlayan başlıca engellerdir. Bu çalışma ile;  kadın girişimciliğinin tarihsel süreçteki gelişimi, karşılaşılan engeller ve girişimcilik zihniyetinin önemi ele alınmaktadır. Girişimcilik zihniyeti; fırsatları değerlendirme, risk alma, yenilikçilik ve öz-yeterlilik gibi unsurları kapsamakta ve kadınların iş yaşamındaki başarılarını desteklemektedir. Kadınların dönüştürücü liderlik tarzı, işbirlikçi yaklaşımı ve dirençli tutumları, girişimcilik ekosistemine farklı bir dinamizm kazandırmaktadır. Bu kapsamda elde edilen sonuçlara göre; kadın girişimciliğinin ekonomik büyüme ve toplumsal refah açısından kritik bir rol oynadığını göstermektedir. Günümüzde dijitalleşme, sosyal medya ve küreselleşme kadınlara yeni fırsatlar sunarken, finansal ve kültürel engeller hâlen devam etmektedir. Sonuç olarak, kadın girişimciliğinin desteklenmesi yalnızca bireysel başarıların artmasına değil, aynı zamanda toplumsal dönüşüm ve sürdürülebilir kalkınmaya da katkı sağlayacaktır. Bu nedenle kadın girişimciliğinin teşviki, eşitlikçi ve kapsayıcı bir ekonomi için stratejik öneme sahiptir.