Dijitalleşme, günümüz ekonomilerinde yalnızca üretim ve hizmet süreçlerini değil, aynı zamanda finansal sistemlerin işleyişini, kamu maliyesi uygulamalarını ve kurumsal yönetim anlayışını dönüştüren çok boyutlu ve stratejik bir süreç haline gelmiştir. Yapay zekâ, büyük veri, blockchain ve nesnelerin interneti gibi ileri teknolojiler sayesinde maliyetler azalmakta, işlem hızları artmakta, şeffaflık ve izlenebilirlik güçlenmekte, finansal erişim kanalları genişlemekte ve bu sayede kârlılık, risk yönetimi, likidite ve uzun vadeli değer yaratımı gibi unsurları içeren finansal sürdürülebilirlik daha güçlü biçimde desteklenmektedir. Dijital finansal raporlama uygulamaları, fintech inovasyonları ve kapsayıcı finans modelleri, sermaye piyasalarında güven ortamını artırarak yatırımcıların daha etkin karar almasına imkân tanımakta, işletmelerin düşük maliyetli fonlara erişimini kolaylaştırmakta ve sürdürülebilir büyümeyi teşvik etmektedir. Makro düzeyde dijitalleşme, vergi tabanını genişleterek kamu gelirlerini artırmakta, mali yönetimde hesap verebilirliği güçlendirmekte ve kamu kaynaklarının daha etkin kullanımına olanak tanıyarak mali istikrarın sağlanmasına katkıda bulunmaktadır. Kuramsal düzeyde Kaynak-Temelli Görüş, dinamik yetenekler, dijital sermaye ve Teknoloji Kabul Modeli gibi yaklaşımlar, dijitalleşmenin finansal performansa ve sürdürülebilirliğe dönüşümünü açıklamada önemli araçlar sunmaktadır. Ancak bu dönüşüm süreci, siber güvenlik tehditleri, düzenleyici boşluklar, dijital uçurum ve kripto varlık piyasalarındaki yapısal kırılganlıklar gibi ciddi riskler de barındırmaktadır. Bulgular, dijitalleşmenin yeşil inovasyonu hızlandırma, kapsayıcı finansı destekleme ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmada kritik bir katalizör işlevi gördüğünü; ancak bu potansiyelin hayata geçirilebilmesi için güçlü düzenleyici çerçeveler, gelişmiş dijital okuryazarlık, sağlam altyapılar ve adaptif kurumsal kapasitelerin geliştirilmesi gerektiğini ortaya koymaktadır. Sonuç olarak dijitalleşme, yalnızca ekonomik verimlilik sağlayan bir unsur değil, aynı zamanda kurumsal, mali ve toplumsal düzeyde sürdürülebilirlik hedeflerinin bütünleştirilmesinde stratejik bir araç olarak değerlendirilmektedir.