
Çalışma Olgusunun Kavramsal Gelişimi ve Yeni Nesil Çalışma Modellerinin Gerekliliği
Şu kitabın bölümü:
Çetiner,
N.
(ed.)
2025.
Örgütsel Davranış: Güncel Yaklaşımlar.
Özet
İnsanlık tarihi boyunca çalışma olgusu, bireylerin ve toplumların hayatta kalabilmek, yaşamlarını sürdürebilmek ve refah seviyelerini artırabilmek amacıyla gerçekleştirdikleri temel bir etkinlik olarak şekillenmiştir. Başlangıçta yalnızca yaşamsal ihtiyaçların karşılanmasına yönelik olan bu faaliyet, zamanla toplumsal, ekonomik ve kültürel dönüşümlerle birlikte farklı boyutlar kazanmıştır. İlk olarak tarım toplumlarında görülen üretim faaliyetleri, insanın doğayla olan ilişkisini dönüştürmüş; toprağın işlenmesiyle birlikte yerleşik yaşama geçilmiş, bu durum ekonomik ve sosyal örgütlenme biçimlerini de köklü bir şekilde etkilemiştir. Feodal yapılar döneminde ise çalışma, daha çok hiyerarşik ilişkiler ve toprak sahipliği etrafında şekillenmiş; bireylerin üretim sürecindeki konumu, sınıfsal yapılar tarafından belirlenmiştir. 18. ve 19. yüzyıllarda yaşanan Sanayi Devrimi ile çalışma, büyük bir dönüşüm geçirerek kitlesel üretimin merkezine yerleşmiş, makineleşmenin artmasıyla birlikte emek yoğun üretimden sermaye yoğun üretim biçimlerine geçiş yaşanmıştır. Bu süreçte fabrikaların ortaya çıkması, kentleşmenin hız kazanması ve standart iş saatlerinin belirlenmesi gibi gelişmeler, modern çalışma hayatının temellerini atmıştır.
Günümüzde ise çalışma hayatı, 20. yüzyılın sonlarından itibaren hızla gelişen teknoloji, dijitalleşme, küreselleşme, çevresel kaygılar, demografik değişiklikler ve son olarak tüm dünyayı etkisi altına alan pandemi gibi olağanüstü gelişmelerle birlikte yeniden biçimlenmektedir. Bu kapsamda bilgi toplumu yapısına geçişle birlikte bilgi, beceri ve dijital yetkinlikler ön plana çıkarken; klasik çalışma biçimlerinin yerini esnek, uzaktan ve hibrit çalışma modelleri almaya başlamıştır. Bununla birlikte, Z kuşağı gibi yeni nesil çalışan profillerinin beklenti ve değerlerinin farklılaşması, işverenlerin ve örgütlerin iş yapma biçimlerini yeniden gözden geçirmesini zorunlu hale getirmiştir.
Çalışmanın birinci bölümünde, “çalışma” kavramının tarihsel süreç içerisindeki evrimi ele alınmış; toplumsal yapının, ekonomik sistemlerin ve teknolojik gelişmelerin etkisiyle çalışma biçimlerinde meydana gelen dönüşümler ayrıntılı olarak incelenmiştir. Tarım toplumundan sanayi toplumuna, oradan da bilgi ve dijital toplumlara geçiş sürecinde, örgüt yapılarının nasıl şekillendiği, hangi evrelerden geçtiği incelenmiştir.
Çalışmamızın ikinci bölümünde işletmelerin, teknolojik yenilikler, küresel rekabet, çevresel sürdürülebilirlik, farklı kuşakların bir arada çalışması gibi faktörlere uyum sağlamak için yapısal değişikliklere gitmek zorunda olma nedenleri araştırılmış, ayrıca Covid-19 pandemisi, ekonomik krizler gibi farklı sebeplerin örgütsel değişime etkisi incelenmeye çalışılmıştır.