İklim değişikliği, 21. yüzyılın en büyük küresel sağlık tehditlerinden biri olarak kabul edilmekte ve çevresel sağlıkla doğrudan ilişkili çok boyutlu etkiler doğurmaktadır. Bu kapsamda, iklim değişikliğinin insan sağlığı üzerindeki etkileri yalnızca fiziksel rahatsızlıklarla sınırlı kalmayıp, ruhsal sağlık, çevresel adalet, sosyal eşitsizlikler ve gıda güvenliği gibi geniş bir spektrumda değerlendirilmektedir. Artan sıcaklık, hava kirliliği, su ve gıda kaynaklarının bozulması gibi etmenler bulaşıcı hastalıkların yayılmasına, zihinsel rahatsızlıkların artmasına ve toplumsal kırılganlıkların derinleşmesine neden olmaktadır. Bu etkiler karşısında doğa temelli çözümler, toplum tabanlı uyum mekanizmaları ve sağlık sistemlerinin iklime dirençli hale getirilmesi gibi bütüncül yaklaşımlar giderek önem kazanmaktadır. Ayrıca, sürdürülebilir kalkınma hedefleriyle uyumlu politikaların geliştirilmesi ve ulusal katkı beyanlarının bu doğrultuda entegre edilmesi, etkili bir müdahale süreci için elzemdir. Türkiye bağlamında ise iklim değişikliğinin sağlık politikalarına entegrasyonu ve disiplinler arası iş birliğinin artırılması öncelikli gereklilikler arasında yer almaktadır.